Daha fazla bilgi için,
lütfen iletişime geçin :
Hukuk Bültenleri
09/06/2022

Yargıtay Tahkim Dünyası İçin Önemli Bir Adım Attı: Kamu Düzenini Dar Yorumlayarak Hakem Kararını Ayakta Tuttu

Hukuk Bültenleri
Uyuşmazlık Çözümü
Genel

Yeni Gelişme

Tahkim yargılamasının gelişimi bakımından mahkemelerin rolü yadsınamayacak derecede büyüktür. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, davalı vekili olarak yer aldığımız davada, 26 Eylül 2019 tarihli, 2019/2474 E., 2019/3640 K. sayılı kararıyla, Bölge Adliye Mahkemesi’nin (“BAM“) ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği hakem kararının iptali kararını bozmuştur. Bozma gerekçesinde Yargıtay, tahkim yargılaması sırasında keşif yapılarak bilirkişi raporu alınmamasının, taraflar arasında yabancı dilde düzenlenen sözleşmenin tercümesinin yaptırılmamasının ve görev belgesinin düzenlenmemesinin kamu düzenine aykırılık yaratmadığı sonucuna varmıştır. Karardan anlaşıldığı üzere Yargıtay, iki Türk taraf arasında yabancı dilde düzenlenen sözleşmeyi ilgili davadaki vakıalarda kamu düzenine aykırı görmemiş ve böylece 805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanun’un (“805 sayılı Kanun“) uygulaması kapsamında önemli bir adım atmıştır.

Taraflar Arasındaki Uyuşmazlık

Yargıtay’ın kararına konu uyuşmazlık, hakem kararının iptalini talep eden davacının alt – yüklenici, davalının yüklenici olduğu bir eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Taraflar, sözleşmeye uygulanacak hukuk olarak Türk hukukunu seçmiş ve ayrıca sözleşmeden doğabilecek uyuşmazlıkların tahkim yolu ile çözümlenmesini kararlaştırmışlardır. Bu kapsamda uyuşmazlık, İstanbul Ticaret Odası Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi (“İTOTAM“)  kuralları uyarınca ve üç hakemden oluşan hakem heyeti nezdinde çözülecektir.

Taraflar, aralarında çıkan uyuşmazlık sonucunda tahkime başvurmuş ve hakem heyeti uyuşmazlık hakkında oy birliği ile davalı lehine karar vermiştir. Hakem kararı aleyhine olan davacı, hakem kararının iptali istemiyle BAM nezdinde iptal davası açmıştır.

BAM, iptal talebini kamu düzeni bağlamında incelemiş ve kamu düzeni kavramına ilişkin olarak şu tespitlerde bulunmuştur:

  • 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu (“MTK“) uyarınca kamu düzenine aykırılık mahkemece re’sen dikkate alınan bir iptal sebebidir.
  • Kamu düzeni kavramı, iç hukuk ve milletlerarası hukuk bakımından farklı yorumlanmaktadır.
  • Kamu düzenine ilişkin kurallar devlet yararına konulmuş olup, bu kuralların taraf iradesine karşı korunması gerekmektedir.
  • Kamu düzeni kavramı tahkim yargılamasının tabi olduğu hukuka göre değerlendirilecektir.
  • Her ne kadar MTK uyarınca iptal davalarında hakem kararının esastan incelenmesi yasağı mevcut olsa da kamu düzeni kavramını değerlendirirken esastan inceleme yapılması gerekli olabilecektir.

BAM, kamu düzenine ilişkin olarak bu tespitleri yaptıktan sonra hakem kararının kamu düzenine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar vermiştir.

BAM’ın İptal Gerekçeleri  

BAM, özellikle usul hukuku bağlamında savunma hakkını kısıtlayan veya kaldıran konularda kamu düzenine aykırılığın var olabileceğini belirterek aşağıdaki üç gerekçe ile hakem kararının iptaline karar vermiştir:

  1. Hakem heyetinin bilirkişi atamaması ve keşif yaptırmaması: BAM’a göre;  hakem heyeti, MTK uyarınca bilirkişi atama ve keşif yaptırma yetkisine sahiptir ve İTOTAM Tahkim Kuralları uyarınca hakem heyetinin, tarafların hukuki dinlenilme hakkını koruma yükümlülüğü vardır. Tahkim yargılaması sırasında, bilirkişi ve keşif yöntemiyle davacının taleplerinin tümünün yerindeliğinin tespiti mümkün olmasına rağmen, hakem heyetinin tarafların sunduğu çelişkili uzman raporlarıyla yetinmesi esasa etkili bir usuli eksikliktir. Bu eksiklik doğrudan adil yargılanma ve hukuki dinlenilme haklarına ilişkin olduğundan kamu düzeniyle ilgilidir ve mahkemece re’sen dikkate alınacak bir iptal sebebidir.
  2. Taraflar arasındaki sözleşmenin İngilizce hazırlanması ve hakem heyetinin yargılama sırasında bu sözleşmenin yeminli tercümesini yaptırmaması: BAM’a göre;  805 sayılı Kanun gereği Türk taraflar arasındaki işlemlerin Türkçe yapılması gerektiği gibi, sözleşme içeriğinin gerek taraflar gerekse hakem heyeti ve mahkeme tarafından çeviri farklılıklarından ari olarak okunup anlaşılabilmesi için yeminli tercüman tarafından yapılmış bir tercümesinin dosyaya sunulması gerekmektedir. Sözleşmenin yeminli tercümesinin sunulması, somut olaya uygulanacak hükümleri de etkileyeceğinden, zorunludur. Aksi bir durum esasa etkili bir usuli eksikliktir ve kamu düzenini ilgilendirir. Dolayısıyla bu bakımdan hakem kararının kamu düzenine aykırılık nedeniyle iptali gerekmektedir.
  3. Hakem heyetinin görev belgesi düzenlememesi: BAM’a göre; MTK madde 10 uyarınca hakem heyeti görev belgesi hazırlamakla yükümlüdür ve görev belgesinin düzenlenmemiş olması usul ve yasaya aykırıdır.

BAM yukarıda anılan üç sebepten hakem kararının kamu düzenine, usul ve yasaya uygun olmadığını beyan ederek hakem kararının iptaline karar vermiştir.

Yapılan temyiz incelemesi neticesinde, Yargıtay, davalının temyiz talebini kabul ederek BAM kararının bozulmasına karar vermiştir.

Yargıtay’ın Bozma Kararı

Temel olarak Yargıtay, bozma kararında kamu düzeni tanımının hukukumuzda oldukça tartışmalı olduğunu belirtmiş ve şu sonuçlara varmıştır: Gerekçede ifade edildiği üzere, MTK’da ya da diğer kanunlarda kamu düzeninin tanımı yapılmamıştır. Zira bu kavramın niteliği gereği genel geçer bir tanımının yapılması mümkün değildir. Kamu düzeni kavramı doğrudan devlet düzeni ve toplumsal yapı ile ilişkilidir, dolayısıyla bu iki kavram değiştikçe kamu düzeni kavramının anlamı da değişmektedir. Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay içtihatlarına da atıf yaparak kamu düzeninin Türk hukukunun temel değerlerine, genel adap ve ahlak anlayışına, kanunların dayandığı temel adalet anlayışına, toplumun medeniyet seviyesine, siyasi ve ekonomik rejim gibi kavramlara dayandığını belirtmiştir.

Bu gerekçe ile devamla Yargıtay’a göre bir iptal sebebi olarak kamu düzenini tanımlamak gerekirse öncelikle tahkim yargılamasında kamu düzeninin iptal sebebi olarak belirlenmesinin amacını saptamak gerekmektedir. Yargılama faaliyeti, devletin egemenlik yetkisinin bir parçasıdır. Ancak devlet, bu faaliyetin yargı erki dışında tahkim yoluyla yürütülmesine izin vermektedir. Bu yüzden de kendi kontrolü dışında doğacak olan yargı kararının kendi temel ilkelerine aykırı olmasını önlemek amacını gütmektedir. Bu amaç dikkate alındığında hakem kararının kamu düzeni gerekçesiyle iptal edilebilmesi için yalnızca hukuka aykırı olması yeterli değildir. Emredici olsun veya olmasın bir kanun hükmünün uygulanmamış veya yanlış uygulanmış olması da yeterli değildir. Bu aykırılığın aynı zamanda, toplumun temel değerlerine, genel ahlak ve adabına, Anayasa’da kabul edilen temel hak ve hürriyetler gibi temel değerlerine aykırı olması gerekir.

Yargıtay bu açıklamaları ışığında BAM’ın iptal kararını değerlendirmiş ve şu noktaları vurgulayarak bozma kararı vermiştir:

  • Keşif yapılarak bilirkişi raporu alınması, yabancı dilde imzalanan sözleşmenin tercümesinin yaptırılması ve görev belgesinin düzenlenmesi hususları yargılamaya ilişkin olup, kanunda sayılan iptal sebepleri arasında yer almamaktadır. İptal nedenleri arasında olmadığından re’sen dikkate alınamaz. İptal davalarında esastan inceleme yapılması söz konusu değildir. Aksi halde bu durum, MTK’nın 15. maddesinde yer alan sınırlılık ilkesine aykırı olacağı gibi kanun koyucunun genel amacına da aykırılık oluşturacaktır.
  • Kamu düzenine ilişkin açıklamalar uyarınca, sayılan bu haller, delillerin toplanmasına ilişkin hususlardır ve kamuyu ilgilendiren bir durum söz konusu değildir. İç hukuk kapsamında emredici hukuk kurallarına aykırı bir durum da yoktur.
  • Yukarıdakiler ışığında olayda re’sen dikkate alınabilecek bir iptal sebebi; diğer bir deyişle, kamu düzenine aykırılık mevcut değildir.

Bu kapsamda Yargıtay, davalının temyiz istemlerinin kabulüne ve BAM’ın iptal kararının bozulmasına karar vermiştir.

Sonuç

Yargıtay’ın bu kararı, bir iptal sebebi olan kamu düzenine aykırılık kavramının dar yorumlanması gerektiğini göstermiştir. Bunun yanında BAM kararı ile Yargıtay kararının gerekçeleri göz önüne alındığında kamu düzeni tanımına ilişkin benzer kaynaklara ve tanımlara atıf yaptıkları görülmektedir. Buna rağmen iki mahkemenin farklı sonuca varması, Yargıtay’ın bu kavramları uyuşmazlık özelinde değerlendirirken kamu düzeni kavramını amacı içerisinde kalmak suretiyle dar yorumlamasından kaynaklanmaktadır. Bu durum özellikle tahkimin gelişimi için mahkeme uygulamasının ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır.

Yargıtay’ın BAM’ın tüm iptal gerekçelerini reddetmesinden çıkan önemli sonuçlardan biri görev belgesi hazırlanmasının ve hakem heyetinin bilirkişiye ve keşfe başvurmasının yargılamaya ilişkin meseleler olduğunun altının çizilmesidir. Yargıtay, bu hususlarda kamu düzenini ilgilendiren bir durumun olmadığını da belirtmiştir. Yargıtay’ın varmış olduğu bu sonuç, Türk yargısının tahkime bakış açısı yönünden atılmış önemli bir adımdır.

Son olarak dikkat çekmek gerekir ki, Yargıtay, yabancı dilde akdedilen sözleşmenin tercümesinin yaptırılmamış olmasını yargılamaya ilişkin bir husus olarak değerlendirmiş ve kamu düzenine aykırı bulmamıştır. Yargıtay’ın vardığı bu sonuç, her ne kadar kararda açıkça incelenmemiş olsa da, iki Türk taraf arasında yabancı dilde imzalanan sözleşmenin dikkate alınmasında kamu düzenine aykırılık bulunmadığı yorumunu da desteklemektedir. Nitekim Yargıtay, ilk derece mahkemesinin iptal gerekçelerinden biri olan “sözleşmenin yabancı dilde imzalanması” hususunu zımnen de olsa kamu düzenine aykırı görmemiştir. Bu durum, 805 sayılı Kanunun kamu düzeni ile ilgili sayılmayabileceği şeklinde bir yorumu da destekleyecek niteliktedir.