Daha fazla bilgi için,
lütfen iletişime geçin :

Ortak Avukat

Hukuk Bültenleri
09/06/2022

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376’ncı Maddesinde Öngörülen Sermayenin Kaybı ve Borca Batık Olma Durumlarına İlişkin Tebliğ Yayınlandı.

Hukuk Bültenleri
Şirketler Hukuku ve Kurumsal Yönetim
Genel

Yeni Gelişme

15 Eylül 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 376’nci Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ (“Tebliğ“) ile sermayenin kaybı veya borca batık olma durumlarında uyulacak usul ve esaslar düzenlenmiştir.

Tebliğ Ne Getiriyor?
Son dönemde Türk Lirası’nda yaşanan değer düşüklüğü, döviz cinsinden borcu olan çok sayıda şirkette sermaye kaybına veya borca batık duruma düşmelerine yol açmıştır. Yapılan bu düzenleme ile, Tebliğ, şirketlerin henüz ödenmemiş yabancı para cinsi borçlarına ilişkin kur farkı zararlarının, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun (“TTK“) 376. maddesi kapsamında sermaye kaybı ve borca batık olma durumunun hesaplanmasında dikkate alınmayabileceğini belirtmektedir. Söz konusu düzenleme, 01/01/2023 tarihine kadar geçerli olacaktır.

Tebliğ ayrıca, TTK’nın 376. maddesinde düzenlenen sermaye kaybı ve borca batık olma durumlarında genel kurulun toplanması, şirket tarafından alınması gereken tedbirler, bu tedbirlerin alınamaması gibi halleri detaylı olarak düzenlemekte ve tartışmalı olan bazı hususları açıklığa kavuşturmaktadır.

  1. Sermaye kaybı

Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının ya da üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırır. Tebliğ ile, gündemde yer almasa dahi bu hususun herhangi bir genel kurulda görüşülebileceği açıkça belirtilmiştir.

  1. Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının karşılıksız kalması halinde:
  • Yönetim kurulu, bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.
  • Yönetim kurulu, son bilançoyu genel kurula sunarak şirketin finansal yönden bulunduğu durumu bütün açıklığıyla anlatır.
  • Yönetim kurulu, şirketin mali durumundaki kötüleşmeyi ortadan kaldırmak veya en azından etkilerini hafifletmek amacıyla, uygun gördüğü, sermayenin tamamlanması, sermaye artırımı, bazı üretim birimlerinin veya bölümlerinin kapatılması ya da küçültülmesi, iştiraklerin satışı, pazarlama sisteminin değiştirilmesi gibi iyileştirici önlemleri alternatifli ve karşılaştırmalı olarak aynı genel kurula sunar ve açıklar. TTK’nun 376/1. maddesinden farklı olarak Tebliğ, bu önlemleri örnek kabilinden saymıştır. Bu nedenle bu önlemlerin neler olabileceği hususu netlik kazanmıştır. Görüldüğü üzere, sermayenin azaltılması bu önlemler arasında sayılmamıştır, bu durumun özellikle mi amaçlandığı ya da sadece örnekler arasında mı yer almadığı şu an için net değildir.
  • Genel kurul, sunulan iyileştirici önlemleri aynen veya değiştirerek kabul edebilir ya da sunulanlar dışında başka bir önlemin uygulanmasına karar verebilir.
  1. Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kalması halinde genel kurul:
  • Sermayenin üçte biri ile yetinilmesine ve sermaye azaltımı yapılmasına,
  • Sermayenin tamamlanmasına,
  • Sermayenin artırılmasına karar verebilir.

Sermayenin tamamlanmasına karar verilmesi halinde, sermaye tamamlanırken, kanuni yedek akçelerin yitirilen kısımlarının tamamlanmasına gerek yoktur. Sermayenin tamamlanmasına karar verilmesi halinde, her ortak zarar sebebiyle karşılıksız kalan tutarı kapatacak miktarda para vermek zorundadır. Her ortak, payı oranında tamamlamaya katılabilir ve verdiğini geri alamaz. Bu yükümlülüğün, sermaye konulması veya borç verilmesi niteliğinde olmayıp karşılıksız olduğu hususu TTK’nın 376. maddesinin gerekçesinde yer almaktadır. Bu husus, Tebliğ’de tekrar açıklanmıştır. Tebliğ ile netleştirilen bir diğer konu ise yapılan bu ödemelerin gelecekte yapılacak sermaye artırımına mahsuben avans olarak nitelendirilemeyecek olduğudur. Sermayenin tamamlanmasına karar verilebilmesi için hem anonim hem de limited şirketlerde sermayenin tümünü oluşturan pay sahiplerinin veya temsilcilerinin oybirliğiyle karar alınması gerekmektedir.

Son olarak, sermayenin zarar sonucu ortaya çıkan kayıp kadar azaltılması ile birlikte eş zamanlı olarak istenilen tutarda artırımına da karar verilebilir. Sermayenin azaltılması işlemi ile birlikte eş zamanlı sermaye artırımında artırılan sermayenin en az dörtte birinin ödenmesi şarttır. Tebliğ, bu ödeme şartı hususunda anonim ve limited şirketler arasında bir ayrım yapmadığı için, bu yükümlülük ile limited şirketler bakımından ödeme ile ilgili şartların ağırlaştığı görülmektedir. Uygulamada kabul görmeyen önce sermaye artırımı ve akabinde sermaye azaltımının da artık mümkün olacağı anlaşılmaktadır. Ancak bu şekilde arttırılacak sermaye rakamının en az yarısını karşılayacak tutarın tescilden önce ödenmesi zorunlu kılınmıştır.

  1. Borca batıklık: Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının tamamının karşılıksız kalması

Şirketin aktiflerinin borçlarını karşılayamaması hali olan borca batık olma durumunun işaretleri yıllık ve ara dönem finansal tablolardan ortaya çıkabilir. Şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır. Yönetim kurulu, bu ara bilânço üzerinden aktiflerin şirket alacaklarını karşılamaya yetmediğine karar verir ve yukarıda belirtilen tedbirler de alınmazsa şirketin iflası için mahkemeye başvurur.

Tebliğ yayınlanmadan önce, şirketlerin sermaye kaybı veya borca batık olma durumlarının tespitinde finansal tabloların hangi esasa göre hazırlanacağı konusunda tereddütler yaşanabiliyordu. Tebliğ’in 13. maddesi ile finansal tabloların TTK’nun 88. maddesi kapsamında hazırlanacağı belirtilmiş ancak ihtiyari olarak finansal tabloların Türkiye Muhasebe Standartlarına göre düzenlenmesi tercih edilmiş ise, bu şekilde hazırlanan finansal tablolar üzerinden de değerlendirme yapılabileceği ifade edilmiştir. İhtiyatlı davranmak adına, söz konusu bir durum hasıl olduğunda, hangi finansal tabloların dikkate alınacağı konusunda tekrar bir değerlendirme yapılmasını öneririz.

Sonuç

Bu Tebliğ ile TTK’nın 376. maddesinde öngörülen teknik iflas durumuna ilişkin önemli açıklamalar yapılmış, henüz ifa edilmemiş olan döviz cinsinden yükümlülüklere ilişkin kur farkı zararlarının belirli bir süreyle sermaye kaybı ve borca batık olma durumunun hesaplanmasında dikkate alınmayabileceği düzenlenmiştir. Anonim ve limited şirketler ile sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler Tebliğ’de yer alan gereklilikleri gözden geçirmeli, izlenmesi gereken usul ve esaslara uygun hareket etmelidir.